2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, BRT’de katıldığı Perspektif adlı programda gazeteci Aziz Karaaziz ve Mert Özdeş’in Kıbrıs sorununa ilişkin sorularını yanıtladı.
Kıbrıs sorununun en önemli çıkmazlarından biri olan mülkiyet konusunun çözümü için önemli bir rol oynayan Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) aleyhine Rumların delil biriktirdiğini söyleyen Talat, komisyonun mali gücünün artırılması için “Şerefiye Vergisi” yasa tasarısının yeniden gündeme getirilmesi gerektiğini savundu.
Yabancılara gayrimenkul satışı konusunda ise yasal düzenlemelerin şart olduğuna değinen Talat, sözleşme yoluyla (tapusuz) yapılan satışların engellenmesini istedi.
Talat: Bu Aşamada Müzakerelerin Başlamasını Beklemiyorum
Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin müzakerelerin yakın zamanda başlamasını beklemediğini söyleyen Talat, son dönemde yaşananları bir hazırlık süreci olarak değerlendirdi:
Geldiğimiz noktada henüz uzlaşmaz çelişkili pozisyonlar yerli yerinde duruyor. Dolayısıyla ben bu aşamada Kıbrıs sorununun çözüm müzakereleri diye bir şeyi beklemiyorum. Bu bir hazırlık dönemi olacak. Bu süreç yeni bir şeyler doğuracak, bellidir. Tabii Türk tarafı nasıl bir esneklik gösterecek onu bilemiyorum. Rum liderin Kıbrıs sorununun çözümü konusundaki olumsuz tutumu da biliniyor. Yani dünya biliyor bunu elbette Birleşmiş Milletler de biliyor. Hatta Yunanistan’la bu konuda anlaşmazlık içinde oldukları da söyleniyor ve güvenilir kaynaklar tarafından söyleniyor.
“Yabancılara Sözleşmeyle Gayrimenkul Satışı Engellenmeli”
Yabancıların sözleşme yoluyla gayrimenkul satın almasını yasaklayan yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini dile getiren 2. Cumhurbaşkanı Talat, tapu kaydı olmadan yapılan satışların büyük sorunlara yol açabileceğine dikkat çekti:
Yasal düzenlemelerimizde ciddi boşlukları var, bunların kapatılması lazım. Yani yasalarımız gereği bir yabancı Bakanlar Kurulu’nun izniyle bir ya da iki tane ev alabilir ama “Sözleşmeler Hukuku”nda bunu yasaklayan bir şey yok. Onun için bence bunların yasal olarak düzenlenmesi lazım. Yani mesela sözleşmeyle mal satışının engellenmesi lazım.
Sözleşme yoluyla mal satışlarının yapılmasını doğru bulmam şahsen. Çünkü bunun tapu kaydı yok. Yarın bir gün bir sıkıntı olacak, büyük sorunlar ortaya çıkacak. Mahkemelere gidilecek. Belki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar uzanacak. Bunlara cevaz vermeye gerek yok.
“TMK’nin Mali Gücü Artırılmalı”
KKTC’deki “Rum Mallarının Satışı” suçlaması ile İtalya’da tutuklanan Kıbrıslı Türk avukat Akan Kürşat’a yönelik açılan davaya benzer davalarla karşılaşılmaması için Taşınmaz Komisyonu’nun mali olarak desteklenmesi gerektiğini belirten Talat, Şerefiye Vergisi (değerlenme vergisi) yasa tasarısının yeniden gündeme getirilmesi gerektiğini savundu:
Bizim “Orams Davası” gibi davalarla karşılaşmamamız için Taşınmaz Mal Komisyonu’nun (TMK) mali gücünü artırmamız lazım. Mali kaynaklar güçlendirilse kuzeydeki mallar adım adım Türk malı haline gelebilecek. Rumlar da bundan mutlu olacak. Çünkü onlar da paralarını alıp yatırım yapacaklarsa güneyde yapacaklar. Bir kısmını iade alacaklar (boş olanları), askeri bölge olanları çözümden sonra iade alabilecekler vesaire. Yani bir sürü seçenek var. Onun için mali kaynak bulmanın çok önemli bir görevimiz olduğunu düşünüyorum.
“Şerefiye Vergisi Yeniden Gündeme Gelmeli”
Bizim TMK’ye neredeyse bir kuruş katkımız yok, olacak şey değil. 2016 yılında ben bunun yasasını hazırlatmıştım. Vergilerin tahakkukunu el değiştirmeye bağlamıştık. Yani ben malımı çocuklarıma devredecekken ya da ben öldükten sonra çocuklarım bunu bölüşürken veya malın satılması durumunda uygulanacaktı. CTP-UBP hükümeti bozulunca yasa tasarısı öylece kaldı.
Dolayısıyla bir mal Türk malı haline döndüğünde ne kadar bir değer kazanıyorsa onun belli bir oranını mal sahibinden almak lazım. Bu ayıp bir şey değil, iyi bir şey. Bunların gündeme gelmesinin zamanı geçti bana göre.
“TMK’nın Statüsünü Kaybetmesinden Endişeliyim”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce 2010 yılından itibaren iç hukuk yolu olarak kabul edilen TMK’nın statüsünü kaybetmesi için Rumların delil olarak biriktirdiğini ileri süren Talat, sözlerini şöyle sürdürdü:
TMK, makul sürede tatmin edemezse karşı taraf dava açabilir. TMK’nın statüsünü kaybetmesinden endişe ediyorum. Rum tarafı bence delil biriktiriyor.Çünkü, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu davalardan bıkıp bu kararı vermişti. AİHM, Rum tarafına “sana sunulan planı reddediyorsun, sonra da dönüp malını geri istiyorsun ya da kullanım kaybı istiyorsun. Bu haklı bir yaklaşım değil” dedi ve bu kararı vermişti. “Git, hakkını yerel kurumda (TMK) ara” dedi. Yasa da fena değil, İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uygundur. Takas da var, tazminat da var, iade de var…