Mısır-GKRY Anlaşması: Olası Müzakere Süreci Başlamadan Dinamitlendi

Kıbrıs Raporu
Görüntülemeler
5 dk okuma süresi
Nikos Hristodulidis ve Abdülfettah Es Sisi

Mısır ile Güney Kıbrıs arasında imzalanan enerji anlaşmaları, Mart ayında Cenevre’de gerçekleştirilecek “Kıbrıs Konferansı”na darbe vurdu. Kıbrıs Türk halkının meşru haklarını yok sayan tek taraflı bu hamle, Doğu Akdeniz’de gerilimi yeniden tırmandırıyor.

Doğu Akdeniz’deki enerji denklemi, Mısır ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasında imzalanan iki kritik anlaşma ile yeniden gündeme geldi.

Cenevre’de 17-18 Mart’ta yapılacağı açıklanan gayrı resmi genişletilmiş Kıbrıs konferansı öncesinde imzalanan bu anlaşmalar, olası yeni bir müzakere sürecini başlamadan dinamitleyen bir hamle olarak değerlendirilebilir.

Ad image

Rum Basınında Temkinli İyimserlik

Mısır’ın başkenti Kahire’de, Rum Lider Nikos Hristodulidis ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Es Sisi arasında imzalanan anlaşmalar, Rum basınında geniş yer buldu. Ancak haberlerin tonu, abartılı bir zafer havasından ziyade, temkinli bir iyimserlik taşıyor.

Fileleftheros gazetesi, “Tarihi Anlaşmalar” başlığı altında, Güney Kıbrıs’ın tek taraflı ilan ettiği sözde Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde (MEB) yer alan “Afrodit” sahası ve 6’ncı bloktaki hidrokarbon yataklarının ticarileştirilmesine dair büyük bir önem atfederken, aynı zamanda doğal gazın çıkarılması ve üretilmesinin yıllar alacağını ve sürecin büyük belirsizlikler barındırdığını da açıkça kabul etti.

Alithia gazetesi ise bu anlaşmaların benzerlerinin 2018’de de imzalandığını hatırlatarak, Rum tarafının enerji meselelerinde sürekli bir beklenti yaratma stratejisine dikkat çekti. Haravgi ve Politis gazeteleri de anlaşmayı “ileri bir adım” olarak sunsa da, bunun ancak bir başlangıç olduğunu ve çözülmesi gereken çok sayıda teknik ve siyasi engelin bulunduğunu vurguladılar.

Ad image

Rum basınında yer alan bu söylemler, tam anlamıyla bir başarı hikayesi yaratma çabasından çok, enerji meselelerindeki zorlukların farkında olan ihtiyatlı bir yaklaşım içeriyor.

Zira uluslararası hukuka göre, Ada’nın doğal kaynakları iki halkın da ortak malıdır ve bu gerçeği göz ardı eden her adım, hem hukuki hem de siyasi açıdan sorunludur.

Milli Savunma Bakanlığı Basın-Halkla İlişkiler Müşaviri ve Bakanlık Sözcüsü Tuğamiral Zeki Aktürk

Türkiye’den Net Mesaj: Bu Anlaşma Yok Hükmündedir!

Türkiye, Mısır-GKRY anlaşmasına ilişkin kararlı bir tepki gösterdi. T.C. Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kaynakları, “KKTC’nin taraf olmadığı, Kıbrıs Türklerinin çıkarlarını göz ardı eden ve haklarını kısıtlayan diğer anlaşmalar gibi bu anlaşma da yok hükmündedir” açıklamasıyla, Rum tarafının enerji oyunlarına karşı net bir duruş sergiledi.

Ankara’nın bu pozisyonu, Doğu Akdeniz’deki güç dengelerinin Rum-Yunan ekseni lehine kaymasına izin verilmeyeceğini açıkça ortaya koymaktadır. Türkiye’nin garantörlük hakkını vurgulaması ve “bölgesel istikrarı tehdit eden faaliyetlere karşı gerekli adımların atılacağı” mesajı, hem Rum Yönetimi’ne hem de bu hukuksuzluğa sessiz kalan uluslararası aktörlere güçlü bir uyarı niteliği taşımaktadır.

Ad image

Müzakere Süreci Daha Başlamadan Sekteye Uğradı

Mart ayında Cenevre’de Kıbrıslı liderlerin yeni bir müzakere süreci başlatması beklenirken, Güney Kıbrıs’ın Mısır ile imzaladığı bu anlaşmalar, süreci başlamadan sabote etme girişimi olarak değerlendirilmelidir. Müzakere masasında Kıbrıs Türk halkının meşru haklarına saygı duymayan bir anlayışla ilerlemenin mümkün olmadığı açıktır. Bu tür oldubittiler, yalnızca çözüm umutlarını baltalamakta ve iki halk arasındaki güveni daha da zedelemektedir.

Enerji Paylaşımında Adil Çözümden Kaçış

Rum Yönetimi’nin sürekli olarak KKTC’yi yok sayan enerji politikaları, yalnızca Kıbrıs meselesini çıkmaza sürüklemekle kalmıyor, aynı zamanda Doğu Akdeniz’de kalıcı bir barışın önündeki en büyük engellerden biri haline geliyor. Afrodit sahası ve 6’ncı parseldeki doğal gazın Mısır’a taşınması planları, geçmişte de benzer şekillerde gündeme gelmiş, ancak teknik zorluklar ve bölgesel siyasi dengeler nedeniyle askıya alınmıştı. Kahire’de imzalanan anlaşmalar da bu döngünün bir parçası olmaktan öteye gitmiyor.

Enerji uzmanı Haralambos Ellinas’ın Rum basınına yaptığı değerlendirmelerde bile, “Afrodit yatağından doğal gaz çıkarılmasının 2030’u bulabileceği” ve “gerçek bir anlaşmadan ziyade karşılıklı anlayış memorandumu imzalandığı” yönündeki ifadeler, bu sözde “tarihi” anlaşmaların gerçekte ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne seriyor.

Kıbrıs Türklerinin Meşru Hakları Göz Ardı Edilemez

Rum Yönetimi’nin enerji kaynakları üzerinden yürüttüğü dış politika, Kıbrıs Türk halkını yok sayma stratejisinin bir parçası olmaya devam ediyor. Ancak bu sürdürülemez bir durumdur. Kıbrıs Türk halkının uluslararası hukuktan doğan haklarını koruma kararlılığı, KKTC ve Türkiye’nin ortak enerji politikasıyla desteklenmektedir. Doğu Akdeniz’deki doğal kaynakların adil paylaşımına dayalı bir iş birliği modeli, bölgesel istikrarın ve ekonomik refahın anahtarıdır.

Sonuç olarak, Mısır-GKRY anlaşması, Doğu Akdeniz’de istikrarı tehdit eden ve Kıbrıs Türklerinin haklarını gasp etmeye yönelik bir girişim olarak tarihe geçecektir. Türkiye ve KKTC’nin bu hukuksuzluğa karşı dik duruşu, yalnızca Kıbrıs meselesinde değil, bölgesel barış ve enerji güvenliği açısından da kritik önem taşımaktadır.

Yazıyı paylaş
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir