Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Kıbrıs sorununun çözümünde siyasi eşitliğin vazgeçilmez olduğunu vurguladı.
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Kıbrıs sorununa dair sosyal medya hesabından dikkat çeken bir açıklama yaparak, adada kalıcı çözüm ve barış için “siyasi eşitliğin” vazgeçilmez olduğunu vurguladı.
“Siyasi Eşitlik Çözümün Temel Taşı“
1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nda yer alan düzenlemeleri anımsatan CTP Genel Başkanı Erhürman, siyasi eşitliğin yok sayıldığı bir yapıda federasyonun ve çözümün mümkün olmadığını belirtti. Erhürman, dönüşümlü başkanlık ve federal devlet organlarında Kıbrıslı Türklerin etkin katılımını garanti altına alan ilkenin, müzakerelerin başlamadan önce kabul edilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nda olduğu şekilde bir Kıbrıslı Türk’ün tarih boyunca başkanlığını yapamayacağı bir yapıda siyasi eşitliğin var olduğunu kimse iddia edemez. Buna ek olarak kurulacak herhangi bir yapıda konuyla ilgili yetkili tek bir Kıbrıslı Türk’ün dahi olur vermediği (yani konuyla ilgili yetkili tüm Kıbrıslı Türklerin hayır dediği) herhangi bir kararın yürürlüğe girebilmesi siyasi eşitliğin olmadığını gösterir. Nitekim bu konular “rotational presidency” (dönüşümlü başkanlık) ve “one favourable vote” (federal yapıda en az bir Kıbrıslı Türk yetkilinin olumlu oyu olmadıkça herhangi bir karar alınamaz) ilkeleri aracılığıyla çözülmüştür. Bu ilkeler BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde ve bunca yıllık müzakereler müktesebatında nettir.

AKEL ve DİSİ’nin Tavrı Net, Peki ya Hristodulidis?
Kıbrıs Rum siyasi partileri AKEL ve DİSİ’nin siyasi eşitliği kabul ettiklerini hatırlatan Erhürman, asıl sorunun Rum lider Nikos Hristodulidis’in bu konudaki tutumu olduğunu belirterek şunları söyledi:
AKEL ve DİSİ’nin, yaptığımız görüşmelerde, siyasi eşitliği bu içerikle kabul ettiklerini bizlere bildirmesi ve bunu basın yoluyla açıklayabileceğimizi belirtmesidir. Güvenlik Konseyi kararlarında da konuyla ilgili karara atıfla benzer bir vurgu yapılmaktadır. Ama elbette şu an için önemli olan Sn. Hristodulidis’in bu konudaki tavrının ne olduğudur. Sn. Hristodulidis AKEL ve DİSİ ile mi, yoksa Sn. Anastasiadis ile mi aynı çizgidedir?
“Çözüm Geciktikçe Kayıp Büyüyor“
“Zaman, ne Kıbrıslı Türklerin ne de Kıbrıslı Rumların lehine işlemiyor” diyen Erhürman, çözümün ertelenmesinin her iki taraf için de kayıplara yol açtığını ve bunun “win-win” değil, net bir “lose-lose” durumu olduğunu dile getirdi.
Bu sorunu, uluslararası büyük aktörleri adaya taşıyarak halletmeye çalışmakta, geçen her gün, adaya gelen büyük aktörler Sn. Hristodulidis’in ve Kıbrıslı Rumların özne olma potansiyelini aşındırmaktadır. Yani aslında zaman, Kıbrıslı Rumların adadaki ve bölgedeki özne statüsünü de erozyona uğratmakta, dolayısıyla sanıldığının aksine Kıbrıslı Rumların da lehine işlememektedir.
Kısacası geçen her gün hem Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumların özne olma konumlarına, hem de bu adanın ve bölgenin geleceğine, çözüme, kalıcı barışa, istikrara zarar vermektedir. Bu win-win değil, win-lose da değil, basbayağı lose-lose’dur.