Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin ardından BATI ile ilişkilerde yeni bir döneme girildi. Türkiye-NATO ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin yeniden gözden geçirilmekte olduğu bu yeni dönemin Kıbrıs sorununa olası etkileri ise merak konusu olmaya başladı. Türk tarafı için Crans Montana’ya dönmek mümkün değil, Rum tarafına göre ise Cenevre’de sunulan öneriler yok hükmünde. Peki, Kıbrıs’ta olası bir yeni süreç nereden ve nasıl başlar?
2017 yılında İsviçre’nin Crans Montana şehrinde gerçekleştirilen ve başarısızlıkla sonuçlanan Kıbrıs Konferansı’nın ardından Türk tarafındaki genel kanı Kıbrıs’ta federasyona dayalı bir çözümün mümkün olmadığı yönünde ağır basıyordu. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, o tarihten itibaren yaptığı birçok açıklamada “Kıbrıs’ta İki Devletli Çözüm” vurgusuyla birlikte, bu politikadan dönüşün söz konusu olmadığını net bir içimde ifade ediyordu.
28 Nisan 2021 tarihinde İsviçre’nin Cenevre kentinde, Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde düzenlen 5+1 formatındaki gayriresmi Kıbrıs konulu konferansta, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs’ta kalıcı çözüm için Egemen Eşitlik ve Eşit Uluslararası Statünün, BM Güvenlik Konseyi tarafından teyit edilmesi şartına bağlı 6 maddeden oluşan önerilerini sunarak, Türk tarafının kararlılığının, BM kayıtlarına geçmesini sağlamayı başarmıştı.
20 Eylül 2022‘de, Birleşmiş Milletler 77. Genel Kurulunda konuşan Erdoğan, uluslararası toplumu KKTC’yi resmen tanımaya davet ederek, konuyu ilk kez BM kürsüsünden açıkça dile getirmişti. Ankara’nın “egemen eşitliğe dayalı, iki devletli çözüm” politikasındaki kararlılığı en üst mercide dile getirilmiş oldu.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye’de 14 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi yaptığı bir açıklamada, seçimin ardından Türkiye’nin Kıbrıs politikasının değişmesi halinde görevinden istifa edeceğini açıkça dile getirerek, aslında böyle bir değişikliği mümkün görmediğini peşinen ifade ediyordu…
Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hemen ardından Güney Kıbrıs’tan ilginç açıklamalar yükselmeye başladı. 28 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci turunun hemen ardından, yeniden Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan’ı tebrik eden Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis, Kıbrıs sorunuyla ilgili müzakerelerin Crans-Montana’da kaldığı yerden devam etmesi yönünde bir çağrıda bulundu.
2017 yılından günümüze “2 Devletli Çözüm” diyen Erdoğan’ın yeni bir müzakere sürecine Crans Montana’dan başlamayı kabul etmesi nasıl düşünülebilirdi? Hristodulidis bu cesareti nereden buluyordu? Rum liderin kendinden emin bu tavrı ve biraz da erken çıkışı şüphe yarattı.
Hristodulidis’in açıklamalarına paralel olarak Kıbrıs Türk Solundan da imalı açıklamalar gelmeye başlayınca, siyasi kulislerde Ankara’nın yeni bir müzakere sürecine yeşil ışık yakabileceği konuşulmaya başlandı.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Özel Temsilci Ergün Olgun 31 Mayıs 2023‘te Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde gerçekleşen bir panelde önemli bir açıklamada bulundu. Türk tarafının Cenevre’de masaya koyduğu altı maddelik önerilerden ilki olan “BM Güvenlik Konseyi’nin iki tarafın eşit uluslararası statüsünün ve egemen eşitliğinin güvence altına alması” şartına bağlı kalmadan iki taraf arasındaki müzakerelerin yeniden başlayabilmesi adına başka formüller aradıklarını ifade eden Olgun, “BM Güvenlik Konseyi kararıyla ile ilgili o bağlantıyı geçtik” şeklinde konuşurken, kamuoyundan gizli tutulan söz konusu önerilerini Rum tarafına da aktardıklarını kaydetti.
Federal çözüm karşıtları üzerinde soğuk duş etkisi yaratan bu açıklamanın basına düşmesinden kısa bir süre sonra Ergün Olgun’un emeklilik kararı alması ise çeşitli yorumlara neden oldu.
KKTC’nin Kıbrıs politikasını Türkiye ile koordinasyon halinde yürüttüğü herkesin malumudur. O halde Özel Temsilci Olgun’un dile getirdiği ve Rum tarafına sunulan bu önerinin Erdoğan ve/veya Tatar’ın bilgisi ve onayı dahilinde olmaması söz konusu olabilir miydi? Bu sorunun yanıtını Sayın Olgun’un emeklilik kararı ile ilişkilendirenler olabilir ancak üzerinde durulması gereken asıl konu, bu önerinin Türk tarafının yürütmekte olduğu resmi politikada bir değişiklik anlamına gelip gelmediğidir.
6 Haziran 2023‘te Sayın Ergün Olgun ile gerçekleştirdiğimiz özel röportajda, Hristodulidis’in Kıbrıs müzakerelerine Crans Montana’da kalındığı yerden başlanması yönündeki çağrısını da konuştuk. Olgun, Kıbrıs Türk tarafı için yeni bir müzakere masasının kurulmasının ancak tarafların eşit statüsünün kabulü ile mümkün olabileceğinin net bir biçime altını çizdi.
Türkiye’deki seçimlerin ardından, Ankara’nın bu yeni dönemde Brüksel ile ilişkilerini geliştirme arzusunun ortaya çıkması ihtimaline karşılık, Rum tarafının Kıbrıs’ta bir taviz koparma arayışı içerisinde olduğunu dile getiren Özel Temsilci, Türkiye’nin Kıbrıs politikasının değişmesinin söz konusu olmadığını kaydetti.
Seçim sonrası ilk resmi yurt dışı ziyaretini 12 Haziran 2023’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne düzenleyen Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara’nın mevcut Kıbrıs politikasının değişeceğini iddia/ümit edenleri adeta yanıtlarcasına konuştu. Erdoğan, Tatar ile birlikte düzenlediği ortak basın toplantısında, KKTC tanınmadan Kıbrıs’ta yeni bir müzakere sürecinin başlamasının mümkün olmadığını bir kez daha dile getirdi. O basın toplantısına ben de katılmıştım. Erdoğan’ın ifadelerinin Olgun ile yaptığımız röportajdaki ifadeler ile bire bir uyuştuğunu kendi kulaklarımla da duymuş oldum.
Kıbrıs Barış Harekatı’nın 49. yıl dönümünde, (20 Temmuz 2023) bu kez Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları için Lefkoşa’ya gelen Erdoğan, 12 Haziran’daki açıklamalarını bir kez daha teyit etti.
Kıbrıs Türklerinin egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü tescil edilmedikçe yeni bir müzakere sürecine girişilmesinin söz konusu olmadığını açıkça vurgulayan Erdoğan, Birleşmiş Milletler kürsüsünden yaptığı tarihi çağrıyı tekrarlayarak, tüm Dünyayı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni bir kez daha tanımaya çağırdı.
24 Temmuz akşamı Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Erdoğan, Kıbrıs ile ilgili yeni bir sürecin başlaması için ellerini taşın altına koymaya hazır olduklarını duyurdu.
Erdoğan, uzun zaman sonra ilk kez Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin olarak “egemen eşitliğe dayalı, iki devletli çözüm” ifadesi kullanmamış bunun yerine yeni bir süreçten bahsediyordu:
Biz, adanın gerçekleri temelinde hiçbir zaman çözümden kaçmadık, kaçmayız. Kıbrıs Adası’nın kalıcı ve adil bir barışa kavuşması için elimizi taşın altına koymaktan çekinmeyiz. Bu konudaki samimiyetimizi Annan Planı dahil şimdiye kadarki tüm süreçlerde gösterdik, gerekirse yine gösteririz. Ancak bunun için karşımızdakilerin de dayatmalarda ısrar etmek yerine, sahadaki durumu kabullenmesi gerektiği açıktır.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Ankara, 25 Temmuz 2023.
İddiaların aksine, Erdoğan ve Tatar’ın açıklamalarına bakıldığında, Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının 2017 yılından bu yana, yüzde yüz mutabakat içerisinde yürütmekte olduğu ortak Kıbrıs Politikasını revize etmesi mümkün görünmüyor.
Dışarıda birçok cephede tek başına mücadele veren Türkiye, içeride ağır ekonomik sorunlarla boğuşuyor. Ankara, pragmatik ve çok boyutlu bir dış politika ile ulusal çıkarlarıyla ters düşmeyen diplomatik hamlelerle çıkış yolu arıyor. Bu durumu fırsat bilmek isteyenlerin Ankara’dan taviz koparmaya çalışması pekala anlaşılabilir.
Türk tarafı için Crans Montana’ya dönmek mümkün deği, Rum tarafına göre ise Cenevre’de sunduğumuz öneriler yok hükmünde. Peki, Kıbrıs’ta yeni bir süreç başlayacaksa bu nereden ve nasıl başlayacak? Yakın gelecekte yaşanacakların takipçisi olmaya devam edeceğiz…