Ülkeyi sarsan sahte reçete soruşturmasının internet ve sosyal medyada sosyal adalet mücadelesine dönüştüğüne dikkat çeken Bilişim ve Siber Güvenlik Uzmanı Prof. Dr. Arif Sarı, sağlıkta sistemsizliğin yarattığı kaostan çıkış yolunun E-devlet kapsamında E-reçete ve “İlaç Takip Sistemi”nden geçtiğine dikkati çekti.

Ülkemizde, sosyal medya, kitlelere zaman ve mekandan bağımsız bir şekilde ulaşmayı ve istediğimiz bilgiyi ulaştırmayı sağlayarak düşük maliyetlerle iletişimi kolaylaştırdı. Aynı zamanda, ülke siyasetinde etkili olan gruplar için bir iletişim aracı haline gelerek ülkemizin gündemini belirlemede önemli bir rol oynamaya başladı.
İktidar tarafında gerçekleştirilen tüm uygulamalar, açıklamalar veya muhalefetin karşı söylem ve eleştirileri sosyal medyada yer alıyor. İktidar ve muhalefet kanadı içerisinden birçok haber, eleştiri veya dedikodu, sosyal medya üzerinden ve online gazeteler vasıtası ile sızdırılıyor…
Sosyal medyada bireysel online gazetecilik yapan, medya veya gazetecilik etiğinden uzak-yakın ilgisi olmayan kişilerin oluşturduğu anonim online gazete ve yayınların onlarcası türedi… Akıllı telefonunun kamerasını açan bireyler sosyal medyada “ifade özgürlüğü” – “basın özgürlüğü” adı altında canlı yayınlar yapmaya, manipüle edilmiş resimler paylaşmaya, çoğu zaman bilgiye değil, dedikodu ve duyuma dayalı, medya etiğini hiçe sayan, kişileri ve kurumları kolaylıkla hedef alan sistematik haber kampanyalarına başladı.
Tabi bir süre sonra da bu “Sosyal Medya Linç Kültürü”, bazı kesimlerin gelir ve rant kapısı haline dönüştü. Kendilerini finanse eden kesimler tarafından, hedef aldıkları kişilere yönelik, yolsuzluk, vurgun, yasadışılık, özel hayatın gizliliğinin ihlali, görevi kötüye kullanma v.b. birçok konuda haberler ve yayınlar yapmaya başladılar. Bu çerçevede yapılan haber ve yayınlar için kamuoyu oluşturma noktasında sosyal medya kullanımının rolünü göz ardı edemezsiniz. Bu şekilde yapılan bir haberin ortaya çıkaracağı kamuoyu tepkisini göze alamayan hedef alınan kişiler, haberin yapılmasına engel olmak için kapalı kapılar ardında kendisinden talep edilen tavizleri vermek durumunda bırakılıyor.
İnternette ve Sosyal medya üzerinden yapılan
Prof. Dr. Arif Sarı
online yayınların bu şekilde bir
“Denetimsiz Serbestlik” anlayışına dayandırılması, “Sosyal Medya Linç Kültürü”nün güçlenmesine ve sorgusuz-yargısız infaz şeklinde
hepimizi etkisi altına alabilecek kontrolsüz ve denetimsiz bir dijital gücün doğmasına sebep oldu.
Ülkemizde yıllarca sosyal medyada ve online yapılan haberlerde medya etiğine aykırı davranıldığına, polisin hak ihlalinde bulunduğuna, istismar, tecavüz, uyuşturucu, gasp, v.b. olaylara ilişkin yapılan haberlerde birçok kez mağdur edilen kişiler olduğuna şahit olduk. Ancak bu kritik konuyu gündeme alıp sistemi düzeltmek için elimizi taşın altına koymak yerine, sistemsizliği sistem olarak benimsemeyi tercih ettik ve görmezden geldik.
Aslında son günlerde yaşanan gelişmelere kadar hiçbir şey bizim için bu kadar rahatsızlık verici değildi. Ta ki, o görmezden geldiğimiz sistemin bizlere de zarar vermeye, haksızlık yapmaya, itibarsızlaştırmaya, küçük düşürmeye, sahip olduklarımızı elimizden birer birer almaya başladığını fark edene kadar…
Son günlerde ülke gündemini en çok meşgul eden konulardan birisi olan “Sahte Reçete Soruşturması” konusunda tutuklanarak kelepçeli şekilde mahkemeye getirilen doktorlar ve eczacıların arasında hatırı sayılır birçok doktor ve eczacının yanında siyasi yüzler de vardı… Gelen haberler arasında, kendisine ifade vermesi için polisin gittiği ancak dokunulmazlığı olduğu iddiası ile ifade vermediği belirtilen milletvekili olduğu haberi de online gazetelere çıkıyor…
Konuyu, soruşturmaların bir ucunun siyasi kesimlere de dokunmaya başladığı için alevlendirildiği veya polisin hak ihlali yaptığı konusuna muhalif kesimlerin tepki göstermeye başladıklarına getirmeyeceğim….
Tepkiler, polisin kelepçe uygulamasına ve online gazete haberlerindeki medya etiği dışı uygulamalara karşı kişi veya cinsiyet ayrımı gözetmeksizin gösterilmeli…

Ancak asıl sorun sistemsizlik…
Mevcut reçete uygulamasının, pandemi döneminde hastaların ilaç alımlarının kolaylaştırılması ve doktoraları korumak maksadı ile esneklik sağlamak için düzenlendiği biliniyor.
Bu çerçeveye Türkiye’den bakacak olursak, E-Devlet kapsamında e-Reçete / Reçete Bilgileri Sorgulama Hizmeti sayesinde, vatandaş, doktor tarafından yazılan ilaç reçeteleri ve katılım payı bilgilerini e-Devlet Kapısı’ndan online olarak sorgulayabiliyor. Bu hizmet çerçevesinde, e-Reçete/kağıt reçete içeriği, kağıt reçeteye bağlı olarak Sosyal Sigortalar Dairesi ile sözleşmeli eczanelerce karşılanmış reçete içeriği, İlaç katılım tutarı, muayene katılım tutarı, reçete katılım tutarı gibi bilgilerin tamamı vatandaşa ait e-Devlet sayfasında görüntüleniyor, yapılan tüm işlemlere ilişkin tüm bilgiler de eş zamanlı olarak cep telefonunuza anlık mesaj şeklinde gönderiliyor. Kısacası her şey gayet şeffaf bir şekilde ilerliyor.
Tüm bu sistemin yanında, bir de İlaç Takip Sistemi (İTS) var. Bu sistem sayesinde üretici, ihracatçı, ecza deposu, hastane, geri ödeme kurumu (sigortalar dairesi), eczane gibi paydaşlar birbirlerinden alıp verdikleri ilaçların alış ve satış bildirimlerini yapıyor. Hastane ve eczane, hastalara verdiği ilaçları sisteme kaydediyor. Böylece hastanede veya eczanede bir hastaya tahsis edilmiş olan ilaç bir başka hasta için kullanılamıyor.
Kısacası, sizin haberiniz olmadan, hiç kimse, hiç kimsenin hesabına reçete yazamıyor, tahsilat yapamıyor. Sistemde kayıtlı olan ilacın nerede olduğu, hangi eczacıda bulunduğu hakkında detaylı bilgi bulunabiliyor. Sistem, tüm sağlık sistemi paydaşlarını (üretici – ihracatçı – ecza deposu – eczane -vatandaş – doktor – hastane – SGK) içerisinde barındırdığı ve paydaşlar ile sürekli iletişim halinde olduğu için dijital olarak kendisini denetliyor ve koruyor.
Bizler halen soruşturmanın seyrini ve akıbetini medyatik tarafı ile takip ediyoruz. Hiç kimse, bu durumun tekrarının yaşanmaması için izlenecek yol haritasını, uygulama ve tedbirleri konuşmuyor. Tepkiler, sistemsizliğin yarattığı sistemin ortaya çıkardığı kaosa karşı bir “Sosyal Adalet Mücadelesi” ne dönüşmüş durumda.
Prof. Dr. Arif Sarı
Uzatmayacağım… Sadece iki sorum var:
- Peki, canımızı emanet ettiğimiz doktorlarımızı ve eczacılarımızı bu kadar itibarsızlaştırmadan, e-Reçete ve İlaç Takip Sistemi’ni kurmak ve yönetmek bizim için çok mu zordu?
- İnternet haber sitelerinde itibar saldırılarına maruz kalan doktorlar ve eczacılar ve tüm vatandaşlar ile ilgili yapılan yayınlarla ilgili denetim ve düzeltmeye ilişkin kontrolü sağlayıcı yasal ve teknik düzenlemeleri yapmak çok mu zordu?