Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik yeni bir müzakere zemini için Kıbrıs Türk tarafının gündeme getirdiği ön şartları kalemine taşıyan Gazeteci Aziz Karaaziz, ön şartların neden kaçınılmaz olduğunu anlatıyor…
Kıbrıs sorunu gibi bir konu asla ön şart olmadan müzakere edilemez.
En başta bunu vurgulayıp öyle devam edelim.
Eğer böyle bir imkan olsaydı taraflar şartsız şurtsuz masaya otururlar ve bu işi çözerlerdi.
Ama öyle olmadı.
50 yılı aşkın bir süre geçti ama hala çözemedik.
Şimdi bizim taraf masaya oturmak için bir ön şart ortaya koydu.
Ve yine bizim tarafta muhalefet buna kızdı, tepki gösterdi.
“Ön şart öne koşmak bizi zor durumda bıraktı, bu durum kabul edilemez” argümanı ile dertlerini anlattılar.
Gel gör ki, başta Cumhurbaşkanı Tatar olmak üzere, yeni politikayı savunanlar bundan etkilendi ve “önşart öne sürmedik” demeye ve durumları savunacak bir terim aramaya başladılar.
Peki ama neden..?
En başta da yazdığım üzere, bu iş ön şartsız olmaz.
Zaten, “masaya ön şartsız geliniz” demek bile bir ön şarttır aslında.
Masaya gelme koşullarını belirlemek bir haktır.
Mesela “federasyon dışında bir model görüşmem” demek de aslında bir ön şarttır.
Ve Rum tarafı bu önşarttan yıllardır vazgeçmedi.
Hayat zaten ön şartlar altında devam eden bir gerçektir.
Evlilik bile temel ön şartlar olmadan hayata geçemeyen bir anlaşmadır.
Belki bir pastane kuracağınız zaman ön şartsız konuşursunuz ki bunun bile garantisi yok.
Ön şart kaçınılmaz bir gerçektir.
Önemli olan bu ön şartların makul ve mantıklı olmasıdır.
Kıbrıs Türk tarafının ortaya koymuş olduğu ön şartlar bu kriterlere fazlasıyla uymaktadır.
Egemen eşitliğin, kendi devletine sahip olmanın makul ve mantıklı olmadığını söyleyenler, en hafif tabiriyle kendi insanını aşağılayan bir tavır takınmaktadırlar.
Kendi insanına eşitliği ve egemenliği layık görmeyen, kendi devletine sahip olmasını yakıştıramayan bir siyasete ihtiyacımız yok.
Sırf federasyon gibi yıllardır müzakere edilmiş olmasına rağmen üzerinde uzlaşılamamış bir model için hiçbirimiz böyle bir yanlışa düşmeyelim.