Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin İsrail yapımı Barak MX hava savunma sistemini devreye alması, adadaki askeri dengeleri nasıl etkileyecek? Türkiye’nin temkinli tutumu ne anlama geliyor?

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, son dönemde silahlanma hamlelerine bir yenisini daha ekledi. Son olarak, İsrail’den temin edilen “Demir Kubbe” teknolojisinin gelişmiş versiyonu olan Barak MX hava savunma sisteminin aktif hale getirildiği duyuruldu.
Balistik füzelerden insansız hava araçlarına kadar geniş bir tehdit yelpazesine karşı koyabilme kapasitesiyle dikkat çeken Barak MX sistemi ile Rum Yönetimi’nin, “Lefkoşa FIR Hattı”nda “uçuşa yasak bölge” oluşturma kabiliyetine kavuştuğu değerlendiriliyor.

GKRY’nın NATO’ya Entegre Olma Planı
Rum basınında yer alan haberlere göre, Barak MX sisteminin devreye alınmasının ardında Güney Kıbrıs’ın NATO ile askeri sistemlerini uyumlu hale getirme çabası yatıyor. ABD ile ilişkilerini derinleştirmeye çalışan Rum tarafı, aynı zamanda Rus yapımı eski askeri teçhizatlarını saf dışı bırakma politikası izliyor.
S-300 Krizi
Bu gelişme, 1997 yılında yaşanan ve bölgeyi ciddi bir kriz eşiğine getiren S-300 krizini hatırlatıyor. O dönemde Rum Yönetimi’nin, Rusya’dan almayı planladığı S-300 hava savunma sistemleri, Türkiye’nin sert tepkisine yol açmış ve Ankara, askeri müdahaleyi dahi gündemine almıştı.
Dönemin T.C. Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan, “Bu durumun bölgedeki barışı baltalayacaktır. Bu füzelerin Kıbrıs’a gelmesi, Türkiye’ye fiili bir savaş tehdididir.” ifadeleriyle Türkiye’nin tepkisini net bir biçimde ortaya koymuştu. Kasım 1997’de ise Türk Silahlı Kuvvetleri, KKTC’de S-300 füzelerinin imhasını konu alan bir tatbikat gerçekleştirdi.
Sonuç olarak, Rum Yönetimi geri adım atmak zorunda kalmış ve Aralık 1998’de füzelerin Girit’e gönderilmesi kararlaştırılmıştı.

Ankara’nın Sessizliği Ne Anlama Geliyor?
KKTC kamuoyunda, Barak MX sisteminin devreye girmesi konusunda büyük bir tepki oluşmadı. 1998’deki S-300 krizine sert tepki veren Türkiye ise şimdilik sessizliğini koruyor. Ancak Ankara’nın gelişmeleri dikkatle izlediği ve kapsamlı bir değerlendirme süreci yürüttüğü biliniyor.
Kıbrıs Raporu’na konuşan uzmanlara göre, Avrupa Birliği ile güvenlik mimarisi konusunda yakınlaşmakta olan Ankara, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik yeni bir müzakere süreci için girişimlerin yapıldığı bir dönemde, temkinli ve stratejik bir yaklaşım sergilemeyi tercih ediyor.
