Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre, Beş Türk Devleti ile Dostluk Grubu Oluşturulmasına İlişkin Kıbrıs Raporu’a Değerlendirmelerde Bulundu.
Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci ülke olarak katılan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türk Devletleriyle ilişkilerini güçlendirebilmek adına önemli bir adım attı.
Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulunda, KKTC Cumhuriyet Meclisi ile Kırgızistan Parlamentosu, Türkmenistan Parlamentosu, Özbekistan Parlamentosu, Kazakistan Parlamentosu ve Azerbaycan Parlamentosu arasında dostluk grupları oluşturulması oylandı.

Kararın oy birliği ile kabul edilmesiyle Cumhuriyet Meclisi’nde beş yeni dostluk grubu oluşturuldu. Cumhuriyet Meclisi Başkanı, Ulusal Birlik Partisi Lefkoşa Milletvekili Zorlu Töre konuya ilişkin Kıbrıs Raporu Genel Yayın Yönetmeni Mert Özdeş’in sorularını yanıtladı.

– Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üyeliğin ardından 5 Türk Devleti Parlamentosu ile Dostluk Grubu kuruldu. KKTC’nin tanınma diplomasisi adına atılan önemli bir kilometre taşı olduğuna inanılan bu adımı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Türk Devletleri Teşkilatı’na anayasal adı ile gözlemci üye olarak kabul edilmiştir. Bunun tabi ki arkası da gelecektir. Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında Parlamentolar Arası Dostluk Grubu vardır. Şimdi de diğer Türk Cumhuriyetleri ile dostluk gruplarımızı da oluşturuyoruz.
Türk Devletleri Parlamenter Asamblesi’nin (TÜRKPA) Nisan ayında İstanbul’da gerçekleştirilecek Genel Kurul toplantısı öncesi gözlemci üyelik için girişimlerimizi sürdürüyoruz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop’un davetiyle, Asya Parlamenter Asamblesi’nin (APA) yakın bir tarihte Antalya’da gerçekleşecek toplantısına katılacağız.
Türkiye ile yakın ilişkiler içindeki Balkan ülkelerinin Parlamentolarıyla da ikili ilişkilerimiz mevcuttur. Toplantılarına davet ediliyoruz.
İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) ardından, Türk Devletleri Teşkilatı’na (TDT) gözlemci üye olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin artık daha fazla kabul göreceğini düşünüyorum, yükselişimiz devam edecektir.
“Yeni Gelişmeler Bekliyoruz”
Egemenlikten, devletten, istiklalden taviz vermeden yola devam etmeliyiz. Türkiye’nin bize olan desteği en büyük güvencemizdir. Bugün Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olmamız bile yeni açılımları mutlaka meydana getirecektir.
Önce Azerbaycan’dan birtakım gelişmeler bekliyoruz. Daha sonra diğer Türk Devletleri, bazı İslam ülkeleri mutlaka Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ilişkilerini geliştireceklerdir.

– KKTC’nin uluslararası alanda statüsünün yükseltilmesi noktasında çalışmalar devam ederken, Kıbrıs sorununa dair görüşleriniz nelerdir?
Tabii ki kara komşumuz Güney Kıbrıs ile iyi ilişkiler kurulması fevkalade önemlidir. Bazı konularda iş birlikleri ise kaçınılmazdır. Elektrik, GSM, doğal afetler, adli konular veya ekonomik konularda karşılıklı iyi ilişkiler önemlidir. Rum Yönetimi ne yazık ki birçok konuda takındığı katı tavrını sürdürmeye devam etmektedir. Kuzey’den Güney’e gidecek bazı ürünler için engeller çıkarılmaktadır veya KKTC’de uluslararası düzeyde yapılacak bilimsel bir toplantı için havalimanlarına inen bilim insanlarını bile engelleyebilmektedirler. Kıbrıs Türk gençleri büyük spor ambargoları altındadırlar. Bütün bunlar birer insanlık suçudur. Bu kısıtlamaların zaman içerisinde mutlaka kırılacağına inanıyoruz. Güçlü olmamız gerekir.
“Kırmızı Çizgilerimiz Var”
Bizim de kırmızı çizgilerimiz var. Artık bağımsızlıktan taviz vermemiz söz konusu değildir. Nasıl ki bugün Azerbaycan ile Ermenistan bir federasyon altında birleşemezse, nasıl ki İsrail ile Filistin veya İsrail ile Ürdün birleşip bir federasyon oluşturamaz ise, gerçekçi olalım biz de artık Rumlarla bir Federasyon kuramayız, tek çatı altında artık buluşamayız. Çünkü Rumların ideali ENOSİS’tir. Kıbrıs adasını tamamen bir Helen adasında dönüştürmektir. Biz bunları artık kabul etmiyoruz.
“Dünya Beş’ten Büyüktür”
KKTC yasal bir şekilde kurulmuştur. Self-determinasyon hakkımızı kullanarak biz kendi devletimizi oluşturduk. Bu devleti oluşturma noktasına gelmek için yıllarca sabırla Rumlarla bir ortaklık kurma için uğraştık. Ancak Rumlar Kıbrıs’ı Helen’leştirme mücadelesinden vazgeçmedikleri için bir anlaşma mümkün olmadı.
1960 anlaşmasını ortadan kaldıran da “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni işgal eden de Rumlardır. Türkiye garantörlük sıfatını kullanarak 1974 Mutlu Barış Harekatı ile bu işgale müdahale etmiştir. Türkiye burada işgalci değil, Kıbrıs Türk Halkının en büyük koruyucusu ve hamisidir. “Dünya Beş’ten Büyüktür”
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, Kıbrıs Türk Halkının lehine herhangi bir karar alamamaktadır. Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ifade ettiği “Dünya Beş’ten Büyüktür” sözü çok gerçekçi bir yaklaşımdır. Güvenlik Konseyi’nin mevcut yapısının artık sürdürülemeyeceğini kendileri de dile getirmektedirler. Dolayısıyla biz Avrupa Birliği’ne veya BM Güvenlik Konseyi’ne sırtımızı dayayamayız. Bizim güvencemiz tamamen Türkiye’dir, Türk Ordusu’dur!
