CTP Genel Başkanı, Ana Muhalefet Lideri Tufan Erhürman, ülkede yaşanan enerji krizini, Kıbrıs Raporu’na değerlendirdi.
Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (KIB-TEK)’te yıllardır yaşanan idari ve teknik sorunlar, ülkede üretilen elektriğin yaklaşık %40’ını karşılayan özel enerji üretim şirketi AKSA ile imzalanan alım garantili sözleşme, Güney Kıbrıs’tan alınan pahalı elektrik, Türkiye ile bir türlü hayata geçirilemeyen enterkonneksiyon projesi…
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde enerji arzında yaşanan sorunlar yeni bir boyuta ulaştı. Ülke genelinde sürekli hale gelen elektrik kesintileri günlük hayatı olumsuz etkilerken, muhalefetin AKSA ile ihalesiz 15 yıllık yeni bir sözleşme imzalanabilmesi için gündeme getirildiğini iddia ettiği “Kamu İhale (Değişiklik) Yasa Tasarısı”nın tartışıldığı bir dönemde KIB-TEK trafolarına sabotaj gerçekleştirildiği iddia edildi.
Konuya ilişkin olarak Kıbrıs Raporu Genel Yayın Yönetmeni Mert Özdeş’in sorularını yanıtlayan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı, ana muhalefet lideri Tufan Erhürman, iktidarın tutumunu eleştirdi.
Ülkede yaşanan enerji arz sorunu farklı bir boyuta ulaştı. Hükumet kanadından yapılan açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz. Sabotaj iddiaları ispatlanırsa böyle bir suçun karşılığı ne olabilir?
Ünal Bey’in yaptığı açıklamadan mealen söylüyorum “birileri bizim yapmaya çalıştıklarımızı engellemeye çalışıyor çünkü amaçları Rum tarafından pahalıya elektrik almak zorunda bırakmak” anlamı çıkıyor. Yani birileri var burada “Rumcu” ve “Rumlar para kazansın” diye bu ülkede yatırım yapılmasını engellemeye çalışıyor…
Aslında bu bir tür itiraftır. “Söyleyecek başka bir şeyim yok. Aslında herhangi bir sebebim yok. Ben bunu sebepsiz yere yapıyorum” demenin yoludur bu. Neden? Çünkü bu memlekette kaç tane santral alındıysa bugüne kadar hepsi CTP döneminde yapıldı. İddia ediyorum ve söylüyorum, aksini söyleyen de bugüne kadar çıkmadı, UBP hükümetlerinin KIB-TEK’e bir tek kuruş yatırımı yoktur.
Yıllarca güneyden parasız elektrik alındı. Buna rağmen insanlar paralarını ödedi. O parasız alınan elektriğe ve para toplanmasına rağmen ülkeye yatırım yapılmadı bu zihniyet tarafından. Dolayısıyla şimdi çıkıp da “Rumlardan elektrik almak için” demelerinin tek anlamı vardır o da “başka bir gerekçe söyleyemiyorum” demektir. Kaldı ki son dönemde Sayıştay raporlarıyla da ispatlanmış bir şekilde ihalesiz akaryakıt alımı, merakı ve hevesi dolayısıyla bu Hükümetlerin ülkeyi Güney’den son derece pahalıya elektrik almak zorunda bıraktıkları da herkesin malumudur. Bu çok açık.
“Enerji Stratejisine Uzmanlar Karar Vermeli“
AKSA ile olan sözleşme Mart 2024’te doluyor. O sözleşmenin 6. maddesine göre Kıbrıs Türk tarafı isterse sözleşme aynı koşullarla 3 yıl daha uzatılabilir. Dolayısıyla önümüzde 4 yıllık bir süre var. Uzmanlarla oturup KIB-TEK’in kurulu gücünü, Türkiye ile enterkonnekte olma ihtimalini, güneş enerjisi ve yenilenebilir enerji kullanımını, Türkiye’nin de dahil olacağı şekilde EUROASIA Enterkonnekte sistemini masaya yatırırsınız ve dersiniz ki; “önümüzdeki 15 yıl içerisinde elektrik ihtiyacım şu kadardır, kurulu gücümle ve bu ihtimalle beraber ben bu süreçte enerji stratejisini şöyle kuruyorum” dersiniz. Bilim insanlarıyla birlikte bunu dediğiniz zaman, ortaya çıkarsa ki gerçekten AKSA’nın burada kurulu gücüne ihtiyaç duymaya devam edeceksiniz, o zaman onun süresini de ona göre belirlersiniz.
“AKSA ile 15 Yıllık Sözleşmenin Bilimsel Açıklaması Yok“
Bir başka gerçeklik var. 2030 itibariyle fuel-oil kullanarak elektrik üretmekten bütün dünyada vazgeçilmesi de gündemde… Oysa sizin 2024’te 15 yıllık sözleşme imzalamanız 2039 demek. Yani fuel-oilin kullanımdan kalkmasından itibaren 9 senelik daha bir süreç öngörüyorsunuz demek. Bunun hiçbir bilimsel temeli, hiçbir gerekçesi yok. Bugün ısrarla bunu ihalesiz bir şekilde yapmak için yasa çıkarmanın da bir aciliyeti yok çünkü önünüzde 4 senelik bir süre var. Biz bunları söylerken karşı taraftan verilen cevap biz Türkiye ile enterkonnetke olmak istiyoruz deniliyor. Peki Türkiye ile enterkonnekte olacaksan neden AKSA’nın bir 15 yıl daha burada kalmasına ihtiyaç duyuyorsun?
“Sabotaj İddiasının İspat Külfeti Hükumetin Omuzlarında“
Yani bir sabotaj tespit ediliyorsa gerçekten birisi gidip de özel olarak jeneratörlere zarar verdiyse ve insanlar bu sebeple elektriksiz kalmak zorunda bırakıldıysa evet bu bir suçtur. Bunun cezası neyse mahkemede bunun kesilmesi lazım. Ama böyle bir lafı, bir ülkenin Başbakanlık makamındaki kişi söylüyorsa bu ispat külfeti hukuki açıdan sizin omuzlarınızdadır.
“İspatlayamazlarsa, ‘Hükumet Sabote Etti’ Derim”
Bunu ispatlayamazsanız o zaman ben de size “siz aslında sabotaj yapıyorsunuz. Bu tartışmayı torpillemeye çalışıyorsunuz ki arzu ettiğiniz gibi bu yasayı geçirebilirsiniz. Arzu ettiğiniz gibi bu memleketin 15 senelik geleceğini çalabilirsiniz” derim. Yani bu kadar kolaysa bir ülkenin Başbakanlık makamındaki kişi elinde hiçbir kanıt olmadan birilerini sabotajla suçluysa, o zaman ben de çıkar derim ki “siz sabote ettiniz, siz sabote ettiniz ki istediğinizi yapabilesiniz” derim. Bu son derece gayri ciddi bir tutumdur ve bu ülkenin makamlarına hiçbir şekilde yakışmaz.