Egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde yürütülen iki devletli çözüm politikası, Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda ilk kez karar önerisi olarak görüşülüyor.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi, yeni yasama yılının ilk olağanüstü toplantısında tarihi bir gündemle toplandı. Meclis Başkanı Ziya Öztürkler’in çağrısıyla toplanan Genel Kurul oturumunda, “Kıbrıs Sorununa İki Devletli Çözüm Konusunda Karar Önerisi” ele alınıyor.


Cumhuriyet Meclisi Hukuk, Siyasi İşler, Dışilişkiler ve Savunma Komitesi’nde oy çokluğuyla kabul edilen öneri, UBP, DP ve YDP milletvekilleri ile Lefkoşa Bağımsız Milletvekili Hasan Tosunoğlu’nun ortak imzasını taşıyor.

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nun bugünkü olağanüstü birleşiminde, Komite raporunun okunmasının ardından siyasi parti temsilcileri genel görüşmede söz alıyor. Görüşmelerin ardından, Meclis’in “Kıbrıs Sorununa İki Devletli Çözüm Konusundaki Karar Önerisi”ni oylaması bekleniyor.

Ankara’dan Lefkoşa’ya Uzanın Siyasi Hat: İki Devletli Çizgi
18 Temmuz 2024’te Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), “Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. Yıl Dönümü” başlıklı tezkeresini oybirliğiyle kabul etmiş, metinde “Kıbrıs’taki tek ve kalıcı çözümün egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün tesciliyle” mümkün olacağı vurgulanmıştı.
Kıbrıs Türk Devleti’nin, uluslararası toplumun bağımsız ve eşit egemen bir üyesi olarak hak ettiği yeri alması daha fazla tehir edilemez. Uluslararası toplumu, Ada’daki gerçekleri kabul ederek, Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı insanlık dışı izolasyona bir an önce son vermeye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni hak ettiği şekilde tanımaya davet ediyoruz.
TBMM’nin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne tam desteği her koşulda ve kesintisiz olarak devam edecektir. İki devletli çözüm siyaseti, Akdeniz bölgesinde istikrar ve kalıcı barışı sağlamanın da yegane yoludur. Ada’da iki ayrı halkın ve iki ayrı devletin varlığı daha fazla göz ardı edilmemelidir”
Bu gelişmenin hemen ardından, UBP Merkez Yönetim Kurulu 19 Temmuz akşamı olağanüstü toplanarak “iki devletli çözüm siyasetinin teyidi” yönünde karar üretmişti. Bu karar, bugün Meclis gündemine taşınan önerinin temelini oluşturuyor. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da son dört yıldır Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmalarda, uluslararası toplumu KKTC’yi tanımaya davet etmişti.

Bağımsızlık Bildirgesi’nden Günümüze: Devletleşme Sürecinin Dönüm Noktaları
Kıbrıs Türk halkının egemenlik mücadelesi, 1960’ta kurulan ortak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin çöküşüyle yeni bir döneme girdi. 1974’teki Yunan cuntası darbesi ve ardından Türkiye’nin garantörlük hakkını kullanarak gerçekleştirdiği 20 Temmuz Barış Harekatı, Kıbrıslı Türklerin kendi coğrafyasında bütünlüklü bir varlık kurmasının yolunu açtı.
1975’te ilan edilen Kıbrıs Türk Federe Devleti (KTFD), gelecekteki olası bir federasyon için geçici anayasal yapı olarak kurgulandı. Ancak Birleşmiş Milletler’in 1983 tarihli 37/253 sayılı kararı, Türkiye’nin askeri varlığını “işgal” olarak nitelendirerek süreci kilitledi.
Bu dönemde Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, bağımsızlık için beklenen diplomatik zemini buldu ve 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ilan etti.


Federasyon Umudu Yerini Egemen Eşitliğe Bıraktı
KKTC’nin Bağımsızlık Bildirgesi, federasyon seçeneğini açık tutsa da Rum tarafının tek egemenlik ısrarı, yıllar içinde bu zemini ortadan kaldırdı. Bugün Meclis’te görüşülen karar önerisi, Kıbrıs Türk halkının “egemen eşitlik” temelinde yeni bir geleceğe yürüdüğünün siyasi teyidi olarak görülüyor.
Bu oturum, sadece bir parlamenter kararın değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk siyasi tarihinin yeni bir evresinin sembolü olma niteliğini taşıyor.