Kıbrıs’a Barış Getiren Tarih: 20 Temmuz 1974

Kıbrıs Raporu
Görüntülemeler
6 dk okuma süresi
Kıbrıs Adası'nda Türklerin uğradığı baskı ve zulmü ortadan kaldırmak amacıyla Türk Silahlı Kuvvetlerince (TSK) gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı'nın üzerinden yarım asır geçti.

Kıbrıs Türk halkının yok olma tehdidiyle karşı karşıya kaldığı bir süreçte, Türk ordusunun 20 Temmuz 1974’te yaptığı harekat, Kıbrıs Türkünü özgürlüğe kavuştururken, Ada’nın kaderini sonsuza dek değişti.

T.C. Milli Savunma Bakanlığı, “Kıbrıs Barış Harekatı”nın 51’inci yılına özel videolu paylaşı.

Kıbrıs Barış Harekatı, 20 Temmuz 1974 sabahı, Türkiye’nin 1960 tarihli Garanti Antlaşması’ndan doğan haklarına dayanarak Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunmasıyla başladı. Müdahale kararı, 15 Temmuz’da Yunanistan’daki askeri cunta tarafından desteklenen Nikos Sampson’un, dönemin “Kıbrıs Cumhuriyeti” Cumhurbaşkanı III. Makarios’a karşı darbe yaparak Ada’nın Yunanistan’a bağlanması hedefiyle iktidarı ele geçirmesinin ardından alındı.

Ad imageAd image
“Kıbrıs Cumhuriyeti”nin ilk ve son Cumhurbaşkanı ve Başpiskopos Makarios

Bu gelişme, 1960’ta Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık’ın garantörlüğünde kurulan iki toplumlu Kıbrıs Cumhuriyeti’nin fiilen sona erdiği sürecin bir devamı niteliğindeydi. Ortaklık düzeni sadece üç yıl sürebilmişti.

1963 yılında, Rum tarafının önerdiği ve Kıbrıslı Türklerin siyasi haklarını budayan anayasa değişiklikleri, Ada’da yeni bir krizi tetikledi. Aynı yıl uygulamaya konulan ve “Akritas Planı” olarak bilinen strateji çerçevesinde Rum silahlı grupları tarafından başlatılan saldırılarda yüzlerce Kıbrıslı Türk hayatını kaybetti, 100’ü aşkın köy boşaltıldı. Bu dönem, Kıbrıslı Türkler için fiili bir kuşatma, göç ve güvenlik sorunu anlamına geldi.

1963 ile 1974 yılları arasında Kıbrıs Türk toplumu, Ada’nın yalnızca %3’üne sıkışmış şekilde yaşarken, Türk tarafı uluslararası platformlarda sürekli olarak Ada’daki Türklerin güvenliğinin tehdit altında olduğunu gündeme getirdi. Türkiye’nin diplomatik girişimleriyle soruna barışçıl çözüm arayışları sürse de, Yunanistan’daki cunta yönetiminin etkisiyle Enosis hedefi doğrultusundaki politikalar tırmandı.

Makarios, Yunanistan darbesinin ardından açıklama yapıyor.

15 Temmuz 1974’te gerçekleşen darbe, Türkiye açısından sadece iç politik bir gelişme değil, Kıbrıs’ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne açık bir tehdit olarak değerlendirildi. Türkiye, garantörlük yükümlülüğü çerçevesinde İngiltere ile ortak müdahale seçeneğini değerlendirmek istemişti.

Bülent Ecevit Londra’da, İngiltere Dışişleri Bakanı James Callaghan ile “Kıbrıs’a Müdahale”yi görüştü. – 18 Temmuz 1974

Dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit ile İngiltere Dışişleri Bakanı James Callaghan arasındaki görüşmelerde İngiltere’ye ortak müdahale teklifinde bulunuldu. Ancak İngiltere’nin olumsuz cevap vermesi üzerine, Türkiye garantörlük hakkını kullanarak 20 Temmuz 1974 sabahı adaya çıkarma başlattı.

Kıbrıs Barış Harekatı’ndan Tarihi Kareler

20 Temmuz Sabahı, Türk Ordusu Kıbrıs’a Çıkarma Yaptı

Harekat, dünyaya Ecevit’in yaptığı tarihi, “Biz aslında savaş için değil, barış için ve yalnızca Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için Ada’ya gidiyoruz.” açıklamasıyla duyuruldu.

Türkiye, 20 Temmuz 1974’te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 353 sayılı kararı ile İngiltere ve Yunanistan’a “barışın yeniden tesisini sağlamak üzere müzakerelere başlama” çağrısında bulundu ve 22 Temmuz 1974’te harekatı durdurdu. Bunun üzerine garantör ülkeler, bir araya gelerek Kıbrıs meselesinin çözümü için görüşmelere başladı.

Ad imageAd image
Kıbrıs Barış Harekatı’ndan Tarihi Kareler

25 Temmuz 1974’te toplanan 1. Cenevre Konferansı, 30 Temmuz 1974’te imzalanan Cenevre Deklarasyonu ile son buldu. Deklarasyonda, Yunanistan ve Rumlar tarafından işgal edilen Türk bölgelerinin acilen boşaltılması ile Ada’da barışın ve anayasal düzenin yeniden tesisini teminen Dışişleri Bakanları arasında müzakerelere devam edilmesi öngörüldü. Öte yandan deklarasyonla Ada’da Kıbrıs Türk toplumu ile Kıbrıs Rum toplumu olmak üzere iki özerk yönetimin mevcudiyeti ilkesel olarak tanındı.

Konferansın 8 Ağustos’ta başlayan ikinci aşamasında, Yunanistan, Ada’da yeni anayasal düzenin kurulmasına yönelik tüm teklifleri reddetti ve anayasaya ilişkin varılacak bir uzlaşma için Türk birliklerinin geri çekilmesini ön koşul olarak ileri sürdü. Ayrıca ikinci toplantıya kadar Rum ve Yunan askerlerinin, Türklerin bulunduğu bölgeden çekilmeleri gerekiyordu ancak çekilmedikleri gibi saldırılar da sürdü.

2. Cenevre Konferansı görüşmelerinden de bir sonuç çıkmayınca 14 Ağustos’ta “Ayşe tatile çıksın” parolasıyla Kıbrıs Barış Harekatı’nın ikinci aşaması başladı ve 16 Ağustos’ta ateşkes ilan edildi.

İkinci harekat sırasında geri çekilen Rum askerleri, geçtikleri Türk köylerini yakarak silahsız insanları katletti. Toplu katliamlar ve mezarlar, harekatın bitiminde ortaya çıkarıldı.

Kıbrıs Barış Harekatı sırasında, Türk ordusu 498 şehit verirken Kıbrıs Türk tarafı ise 70’i mücahit, 270 kişiyi kaybetti. Kıbrıs Türkleri genel olarak ise 1672 şehit verdi.

Kıbrıs’ta mevcut sınırların çizilmesine olanak sağlayan harekattan hemen sonra Kıbrıslı Türkler, 1 Ekim 1974’te Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi’ni kurdu. Ardından Kıbrıs Türklerinin devlet yapısını kökleştirme, anayasa yapma ve çok partili sisteme geçme gibi tecrübeler yaşadığı Kıbrıs Türk Federe Devleti (KTFD) 13 Şubat 1975’te ilan edildi.

KTFD Meclisi, 15 Kasım 1983’te oy birliğiyle aldığı bir kararla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kurulduğunu ilan etti.

KKTC’nin ilanı, Kıbrıs Türk halkının Ada’daki siyasi yaşamını devlet olgusuyla dünyaya ilan ettiği önemli bir dönüm noktası olurken Kıbrıs Türk halkının kendi kaderini tayin etme hakkı da ilan edilmiş oldu.

Ada’ya barış getiren, ve Kıbrıs Türklerini özgürlüklerine kavuşturan Kıbrıs Barış Harekatı, her yıl 20 Temmuz tarihinde “Barış ve Özgürlük Bayramı” olarak kutlanıyor.

Yazıyı paylaş
Leave a review

Leave a Review

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir