Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi’nin 17. toplantısında verilen mesajlar, kardeşlik mesajlarına rağmen Kıbrıs Türk halkının beklentileri karşılayan somut adımlardan yoksundu…

Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Aksakallar Konseyi’nin 17. toplantısı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) düzenlendi.
Son dönemde Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ın Güney Kıbrıs’a büyükelçi atamaları, buna paralel olarak Kırgızistan ve Tacikistan’ın BM Güvenlik Konseyi’nin 541 ve 550 sayılı kararlarına bağlılıklarını yeniden teyit etmeleri – bir anlamda KKTC’yi tanımayacaklarını taahhüt etmeleri – Kıbrıs Türk halkı nezdinde ciddi bir hayal kırıklığı yaratmıştı.
TDT Aksakallar Konseyi toplantısının KKTC’de yapılacak olması, Ankara’nın uzunca bir süre sessiz kalmasının ardından kamuoyuna duyuruldu. Ancak bu açıklama bile sınırlı yankı buldu. Toplantının zamanlaması ve zemini, dikkatle okunması gereken bir mesaj içerse de, kamuoyunun beklentileri çok daha somut bir diplomatik eylem yönündeydi…

Toplantı sonrası kameraların karşısında geçen TDT Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım, “Kardeşlik ve ortaklık duygularını zedelemeye yönelik haberler karşısında verilen en güzel cevap bu toplantıdır” vurgusu yaptı. Teşkilat içindeki birliğe dair bir güven tazeleme çabası olarak okunabilecek bu açıklama, açıkçası Kıbrıs Türk halkının hayal kırıklığını giderebilecek bir zeminden yoksundu.
Yakın geçmişte yaşanan bazı gelişmelerin Türk kamuoyunda farklı yorumlanması söz konusu olmuştur. Türk Orta Asya devletlerinin Avrupa Birliği ile yaptığı anlaşma sonrası maalesef gerçek olmayan bir takım tezviratlarla Türk kamuoyunda Türk devletlerinin arasındaki muhabbeti, sevgiyi azaltmaya yönelik olumsuz haberler peyda olmuştur. Aslında o haberlere en güzel cevap Kuzey Kıbrıs’ta bugün gerçekleştirdiğimiz toplantıdır.
Binali Yıldırım, TDT Aksakallar Konseyi Başkanı

Semerkant Paradoksu: Aynı Şehirde İki Zirve, İki Hayal Kırıklığı
Kıbrıs Türk halkı, yıllardır uluslararası alanda yaşadığı izolasyonun sona erdirilmesi ve Türk dünyası ile ilişkilerin yalnızca retorik değil, siyasi ve ekonomik düzeyde güçlendirilmesini talep etmekteydi.
11 Kasım 2022 tarihinde KKTC’nin TDT’ye “Gözlemci Üye” olarak kabulü, Kıbrıs Türk halkında Türk dünyasıyla daha yakın bir entegrasyon umudu yaratmıştı. Semerkant’ta yeşeren bu umut yine aynı şehirde yok oldu.
4 Nisan 2025’te yine Semerkant’ta düzenlenen 1. AB-Orta Asya Zirvesi, TDT üyelerinin Güney Kıbrıs ve Avrupa Birliği ile geliştirdiği ilişkiler bağlamında, Kıbrıs meselesinde bir kırılma noktası oldu.

Zirveden kısa bir süre önce Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan, Güney Kıbrıs’a büyükelçi atamıştı bile. Böylece Teşkilat üyesi üç ülke, KKTC’nin varlığını fiilen dışlayan bir diplomatik pozisyon almış oldu. Kırgızistan ve Tacikistan’ın ise BM kararlarına bağlılık açıklamaları, bu tabloyu daha da ağırlaştırdı.

Aksakallar Teselli için mi Geldi?
Ankara’nın uzun süren sessizliğinin arından, Aksakallar Konseyi toplantısının KKTC’de düzenlenmiş olması, sembolik olarak değerli; ancak siyasi ve diplomatik açıdan sınırlı bir kazanım olarak kaldı. Teşkilatın “ortak tarih, dil, kültür ve kimlik” ekseninde şekillenen birlik vizyonu, son gelişmelerle birlikte sorgulanmaya başladı.
Kıbrıs Türk halkı, yıllardır uluslararası alanda karşı karşıya kaldığı izolasyonun kırılması ve Türk dünyası ile bağların yalnızca retorikte değil, uygulamada da güçlendirilmesini bekliyor. Diplomatik jestler ve sembolik zirveler bu beklentiyi karşılamaktan uzak kalıyor.
Kıbrıs meselesi, yalnızca Türkiye’nin değil, Türk dünyasının tamamının tarihsel ve stratejik sorumluluğudur. Bu sorumluluğun gereği, yalnızca ortak bildirilerde değil, diplomatik eylemlerde, yatırım politikalarında ve uluslararası platformlarda KKTC’nin statüsüne verilen destekle somutlaşmalıdır.